Telesağlık (telehealth), teletıp (telemedicine) ve e-sağlık (e-health) terimleri çoğunlukla birbiri yerine kullanılsa da teletıp, bunların içinde en popüler olanıdır.
Ancak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)‘ne göre telesağlık, tıbbi uygulamaların yanı sıra mobil cihaz uygulamaları, sağlıkla ilgili toplantılar ve hizmet sunucusu eğitimleri gibi tıbbi olmayan konuları da içine alan daha kapsamlı bir terimdir. Telesağlık, hastaların konumlarından bağımsız olarak kaliteli ve düşük maliyetli sağlık hizmetlerine kolayca ulaşmasını sağlar. Telesağlık uygulamaları özellikle uzak bölgelerde yaşayan nüfus ve yaşlı nüfus için oldukça önemlidir. Küresel teletıp sektörü 2018 yılında 49,8 milyar dolar iken, bu sayının 2026 yılında 266,8 milyar dolara ulaşması beklenmektedir.
Teletıp uygulamaları tarihte ilk kez Antik Yunan ve Roma döneminde askeri ve siyasi amaçlarla kullanılmakla beraber ölüm, doğum ve veba salgını gibi durumlarda da kullanılmıştır. Yakın tarihte ise teletıp hizmetlerinin başlangıcı, 19. Yüzyıl sonlarında EKG verilerinin telefon hatları ile iletilmesi olarak kabul edilmektedir. Bu uygulamanın önemini ve sağlayabileceği avantajları gözler önüne seren en iyi örneklerden birisi 1988 yılında Ermenistan’da meydana gelen deprem ve Rusya’daki doğal gaz patlaması sonucu ABD, Rusya ve Ermenistan sağlık kuruluşları arasında video konferans sistemi ile toplam 247 sağlık çalışanı katılımıyla 34 klinik toplantısı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılarda 209 hastaya teletıp yöntemiyle sağlık hizmeti verilmiştir. Birçok ülke teletıp konusunda yasal düzenlemelere sahiptir. Avrupa Birliği, kendi vatandaşı olan hastalara telesağlık hizmetlerini sosyal güvence kapsamında sunarak erişilebilir hale getirmiştir ve teletıp hizmetinin yaygınlaşması için önemli bir adım atmıştır.
Ülkemizde ise teletıp hizmetleri Covid-19 öncesine kadar yeterli yasal düzenlemelere sahip olmadığından dolayı yaygın olarak kullanılmamaktaydı. Pandemi süreciyle birlikte telesağlığın günümüz dünyasında önemli bir ihtiyaç olduğu anlaşıldı. Buna istinaden 10.02.2022 tarihli ve 31746 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Tele-Tıp Yönetmeliği” ile teletıp uygulamasının ülkemizde de yaygın hale gelmesinin önünde herhangi bir engel kalmadı.
Telesağlık uygulamaları sağlık turizmi için büyük bir potansiyel barındırmaktadır. Özellikle ameliyat öncesi ve sonrası bakım sürecinin kalitesini arttırması bakımından kritik bir öneme sahiptir. Böylece hastalar gidecekleri ülkede daha az konaklayarak aynı kalitedeki hizmete daha düşük maliyetlerle ulaşabilir. Bu sayede hastalar kısıtlı süre zarflarında dahi sağlık hizmetini başka bir ülkeden alabilir.Örneğin başka bir ülkede (ya da şehirde) sağlık hizmeti alacak hastalar, operasyon öncesinde kendi ülkelerinde telesağlık hizmeti alabilir ve sonrasında tedavi olacağı ülkede operasyon geçirmesinin ardından kendi ülkesine dönerek takip sürecine kendi ülkesinde devam etmesi koşuluyla günlük zorunlu eylemlerine (iş, eğitim, vb.) daha kısa sürede dönebilir.
Türkiye’de de birçok özel hastane teletıp hizmeti vermeye özellikle pandemiyle beraber başlamıştır. Örneğin Koç Grubuna ait Bodrum’daki Amerikan Hastanesi pandemide yalnızca 3 aylık dönemde 2000 hastasına teletıp hizmeti vermiştir. Yaptıkları açıklamada, hem doktorların hem de hastaların bu hizmetten oldukça memnun kaldığını söyleyerek bu hizmetin yabancı hastalar tarafından alacakları sağlık hizmeti ve tedavileri için Türkiye’ye gelmeden önce doktorlarıyla gerçekleştirilecek ön görüşmeler şeklinde yaygın olarak kullanılmasını planladıklarını belirtmiştir.
Sağlık turizmi sektörünün ayırt edici özellikleri, yüksek kaliteli sağlık hizmetlerini düşük maliyetlerle sağlama yeteneği ve müşterilerine ihtiyaçlarına yönelik daha fazla opsiyon sunma potansiyelidir. Telesağlık hizmetleri, sağlık turizminin bu potansiyeline ulaşmasına giden yolculukta önemli bir yakıt olacak ve hasta memnuniyeti konusunda sürdürülebilirliğe katkı sağlayacaktır.